Soğuk Hava ve Rüzgar Egzamayı Tetikliyor!

Bilhassa kış aylarında, ciltte bir türlü hafiflemeyen kaşıntı hissi, kuruluk, kızarıklık ile döküntüler, enfeksiyona yol açan bir cilt hastalığı olan atopik dermatit, daha yaygın bir sözle egzamaya işaret edebiliyor. Egzama, cildin içten alınan yahut dıştan temas eden kimi unsurlara karşı, tıpkı yabancı maddeyi reddetme üzere bir korunma sistemi biçiminde ortaya çıkıyor. Her yaş kümesinde görülen egzamaya bünyesi alerjiye yatkın bireylerde rastlanıyor ve çabucak her husus rastgele bir kişi için alerjik olabiliyor. Cilt kaşıntısının kalınlaşmış deriye ve cilt yüzeyinde açık kesiklere yol açabileceğini belirten Acıbadem International Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Orhan Baransu, “Kızarıklık ve çatlak cilt görünümü bir dereceye kadar rahatsız edici olsa da temel düşünce ağır kaşıntı hissidir. El ve ayak derisindeki sertleşme ile elastikiyet kaybının yanı sıra bunlara bağlı oluşan çatlaklar hayat kalitesini bozabilir. Bilhassa kışın cildin kuruması nedeniyle daha fazla egzama şikayeti ortaya çıkar. Bu nedenle cildi soğuktan korumak ve nemli tutmak çok önemlidir” diyor.

Soğuk hava ve rüzgar tetikliyor! 

Bebek ve küçük çocuklarda; ekseriyetle dirsek, diz, baş derisi ve yüz bölgelerinde görülen lezyonlar daha büyük çocuklar ile yetişkinlerde ise çoğunlukla eller, ayaklar, kol içleri ve dizlerin ardında ortaya çıkıyor. Yeni doğan bebeklerde  anneden emzirme yoluyla gelen alerjenler tesirli olabildiği üzere, kumaşlarda kullanılan paklık materyalleri, alt bezleri, krem üzere birtakım kozmetik hususlar de etken olabiliyor. Egzamanın belirtileri çok farklı olsa da   ekseriyetle, “Kuru ve pullu lezyonlar, kuru bir cilt, ciltte kalınlaşma, kızarma ile şişlik, cilt renginde değişiklikler, hassaslık, hassasiyet ile kaşıma esnasında ciltte oluşan yaralanmalar” olarak görülüyor. Alerjik bünyelerde deride nem tutan proteinlerde oluşan anormallik, nemin azlığına neden olabiliyor. Hem bu nem azlığı nedeniyle hem de bilhassa kış aylarında, soğuk hava ile rüzgarın da tesiriyle durum daha da kötüleşebiliyor. Yeniden ter, kendi başına alerjik olabileceği üzere, kumaşlardaki alerjenleri deriyle temasa geçirerek tesir edebiliyor. Birebir biçimde, gözyaşı ve tükürük de alerjen olabiliyor. Kimi kozmetik eserler, temas ettikleri el yahut yüz üzere yerlerde tepki gösterebiliyor. Ayrıyeten gerilim de egzama için çok değerli bir uyarıcı faktör olarak kabul ediliyor.

Bol su için, cildin nemini koruyun

Vücudumuzun yüz ile eller üzere havayla temas eden kısımlarını soğuktan ve rüzgardan sakınmak gerektiğinin altını çizen Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Orhan Baransu, şunları söylüyor: “Havanın soğuduğu ve nem oranının azaldığı kış ayları egzama şikayetlerini artırır.  Dışarıdaki soğuk havadan içerideki sıcak ve kuru havaya geçiş, kapalı ısıtma sistemlerinin odalardaki havayı kurutması, kalın kıyafetlerin giyilmesi ve sıcak banyo uygulaması da egzamayı tetikler” Bu nedenle yünlü kıyafet yerine pamuklu kıyafetlerin tercih edilmesi, bol su içilmesi, sıcak banyodan kaçınılması, uygun kozmetik eserler ile cildin neminin korunması öneriliyor. 

Tedavi egzamanın tipine nazaran belirleniyor

Terlemede ve kurumada birinci amacın uygun nemlendirici eserler ile derinin nemini ve direncini artırmak olduğuna dikkat çeken Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Orhan Baransu, “Alerji yapan ögelerden uzak durmak ve olabildiğince az kozmetik kullanmak da değerlidir. Bilinenin tersine; elleri çok sık yıkamak, derinin kollayıcı katmanını bozacağından sakıncalıdır. Nemlendiriciler yağlı bölgelerde su bazlı, çok kuru yerlerde daha yağlı seçilmelidir” diyor. Egzamanın kesin bir tedavisi olmasa bile içten ve dıştan tedavilerle kaşıntı denetim altına alınarak enfeksiyon önlenebiliyor, lakin buna karşın hastalık tekrar edebiliyor. Tedavi metodu egzamanın çeşidine nazaran belirleniyor. Denetim altına alınamayan egzama ve öbür alerjik durumlarda alerji uzmanlarından dayanak alınması tavsiye ediliyor. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı